30 Mayıs 2009 Cumartesi

BüyümekZamanıŞimdi


küçük bi çocuk var şimdi ellerimde. isterdim ki mekanımız deniz kenarı olsun, daha turuncu seviyim onu. içimiz dingin olsun, bize denyoluk yapanları uzakta bırakalım. sonra saklanalım, ayrılık bizi bulmasın!!! bulamasın işte, hatta en garantisinden ayrılığın gözünü oyalım kimselere bulaşmasın=))

küçük bir çocuk var şimdi ellerimde. terkedilmeye sevmekten daha alışkın. ona bi demet "güven" aldım, verdim, bu ne diye sordu, açıkladım. ağladı. bir ekmeği böldüğünde diğer yarısını poşete geri koymaya alışkın bir tarihçe bendeki. ama dedim. bak dedim. oluyomuş demek ki dedim. dudağının kenarındaki küfürü yaladı.

küçük bir çocuk var şimdi ellerimde. bıçağı kendine tanrıça yapmış bir küçük adamdı. sapında geçmişi, ucunda geleceği yatıyordu. ucunu bana çevirdi şimdi. geleceğim canımı acıtıyor sevgili!

küçük bir çocuk var şimdi ellerimde. aldım okşadım, öptüm, sevdim alabildiğine, dişlerimi gıcırtarak, her yanını morartarak...isterdim ki şimdi onla anaokulunda olalım. benim çişim gelsin, utaniyim söyleyemeyim, o alsın beni wc'ye uçursun, kahramanım olsun! isterdim ki, karanlıktan korkan ben bütün ışıkların söndüğü bi yerde bile karanlık bulamayayım...isterdim ki onun korkularına veremediği anlam olayım!

Küçük bir çocuk vardı ellerimdeBiraz çocuk biraz adam biraz hiçtiEllerinde yasli zaman demetleriDaha önce denenmemis yeni bir yol seçti...

29 Mayıs 2009 Cuma

MonotonlukMaratonu


sınavlar bitti. bu maratondan kurtulmak var şimdi. sıyrılmak -meli -malı'lardan...sonra bi yanda bir kitap, diğer yanda yazılacak yeni hikayeler, öte yanda bi adet sevgili, beri yanda "gel" diyen arkadaşlar, uzak yanda bi anne "özledim" diyen, tam da bu yanda duvara dalıp saaatlerce bakma isteği...evet yapabiliyorum! rekorum 1 saat 12 dakika! bir duvara bakmanın rekoru! sigara bile içmiyorum bakarken. şarkı bile söylemiyorum. ama gözümü kırpmadan duramıyorum, kahretsin. onu yapıyorum işte=( gözümü kırpıyorum=( bazen görüntüdeki aşırı karıncalanmadan gözüm kaşınıo, bi damla düşüo, geçio...camın önünden o sırada Sorumluluk geçiyo. camı kırarcasına yumrukluyo. ama hayır bakmıyorum! asla! hücrelerimdeki sitoplazmayı emmesine izin vermiycem. kurumıycam lol! hep bööle vıcık vıcık olup,duvara bakcam. girmeyin aramıza. ah nasıl unuturum kapımın anahtarı yok! o yüzden dalmalarım hep 00.00'dan sonra.

el etek çekilince, duvara benden başka gölgeler inmeyince=)

aklıma karakum geceleri gelir...biz daha yeni serpilmişken. yaşıtımız karşı cinsler önlerindeki ağırlığa henüz alışamamış, kambur yürürken. kamburluktan mütevellit salyaları yer çekimine yenik düşerken. sahilde bi dalgakıran...insanı intihara teşvik etmemesi mümkün değil! sadece muhabbetlerdeki zeka seviyesi eksikliği ve hormon salgısının aşırılığı bile insanı intihara sürükleyebilir! lan oğlum, insan diyorum lan! takmışlar bir kız olmak erkek olmak...hay s...in cinsiyeti...bence herkes cinsiyetsiz olsun! öyle karar verdim 7 yıl önce. ama olamadım. dişi kaldım. öteki olmaktan iyidir. nispeten.

duvar dedim. dalgakıranla aynı renk. gri. sonbaharı da çok severim. o da gri. "Olmaya" çalışmak yok onlarda. eski-yeni karmaşası da yok. hep aynı. tekdüze. MonotonlukMaratonu'nun daimi galipleri...

17 Mayıs 2009 Pazar

DiscoDiscoKillMe!


bir yerden, yüzeye yakın olduğu garanti olan bi yerden nasıl oluyorsa derin sesler geliyor...kendimi bir korku tünelinde gibi hissediyorum, ama nasıl oluyorsa heyecanım ağır basıyor...bir ses! cinsiyeti belirsiz! yumuşak ama keskin! anlamdan alabildiğine arınmış, bir şeyler ifade etmemenin zevkini damarlarına enjekte edip gelmiş, belli. bazen ağlıyor bazen kahkahalar atıyor sesiyle_sesler ki oluk oluk kara kandırlar! requiem for a dream'i bir rüya için ağıt diye çevirmişler belki ona ağlıyordur, yanlızlık kelimesini hala terminolojiden çıkarmamışlar belki ona gülüyordur! görüntüsü bulanık, dişinin ortasında bir maydanoz parçası ışıldıyor...karnı tok belli! ama salyalarından açlık akıyor! damağımda süt tadı...annemden emdiğim süt, gözümden akmak üzere, hissediyorum. melodisine iniltimi ekliyorum! cinsiyeti kendini ele veriyor...kaçıyorum! heyecanım kabusa dönüştü, muhafazakarlığıma takılıp düşüyorum. kapıda babam "daha saat 12 olmadı, gir içeri!" diyor. "zamanlarımız eş değil baba, anlatsam da anlamazsın!" diyorum. babamın gündüzünden kendi geceme kaçıyorum. iyi mi ben şimdi, çıkmaz bir sokakta kendimle benliğimi sokak dövüşüne davet ediyorum. öğrendiklerim düşlerimi ezip geçiyor. "Olan"ı "Olmayan"a emanet edip Nietzche'yle kanka oluyorum...Nietzche peşimdeki salyaları akan şarkıcıyı öldürüyor! kanıyla duvara "Her ölümle bir başkası yeniden doğar." yazıyor. ben o gece orda yeniden doğuyorum.

16 Mayıs 2009 Cumartesi

Pop'Hart

Hayvanlarla hayvan olma. Haklıysan inat et. Payına düşeni söke söke al, iç, dans et, seviş, oku, seyret, dinle. ve DÜŞÜN! Hayatını adayacağın idealler, ruhunu büyütecek düşler edin. Vücudunu ise çöpe at! HEMEN!
küçükİskender

4 Mayıs 2009 Pazartesi

bilmediğimYerlerdenGelen!


sana diyorum şşşttt
sesiKapalıkulağıGür!
aklına eserse bir uğra
sohbet güzel şey...
sesim ayağına takılmayacak söz!
söyleyeceklerim gözünü kanatmaz!
aklını alır gelirsin...
başkasına hacet yok...
hee bu arada elimde fazladan "yürek" var, başa bela cinsten,
gel de fiyatını konuşalım=))
biraz daha bende kalırsa bedavadan ucuza gidecek!