27 Ekim 2010 Çarşamba

Albino


Bütün gece bir elimde bira şişesi, bir elimde sigara, aklımda hayalin oturduk. Etrafta birileri konuştu, durdu. "Uykun mu geldi?" dediler. Hava soğuk, dışarda sele dönüşmek üzere bir yağmur. Ama hava hala yumuşamamış. Soğuk yani. İç titriyor arkadaş. Uyku gelse de, uyumak mümkün değil yani. Ama çifter çifter. Herkes çifter. Ben uykumun geldiğini sandıklarında, sanki seni rüyamda görüyormuşçasına canlı yaşıyordum anıları. Gözümün daldığı yerdeki halı desenini, tutup senin yüzüne tamamlıyordum. Ve elbette, "Hayır, uykum gelmedi. Sadece sizi dinlemekten başka, yapacak daha eğlenceli şeyler buldum. Onları deniyorum." diyemedim. Hayatın akışı çok garip. Tom Waits söylerken fonda, hep sonbahar oluyor mesela. Seni düşünürken de burnuma deniz kokusu geliyor. Geçen bir yerde duymuştum. "İnsanın hayatındaki bütün olumsuzlukları unuttuğu an, orgazmdan sonraki 5-20 dakikadır." Aksini ispatladım. Suç ortağım olmanı dilerdim. Sevgilim.
Dinle_ Tom Waits-Green Grass

8 yorum:

Pepper Furnival dedi ki...

artık oha da diyebilirim ki diyorum oha! iki gundur tom waits'ın tribute albumuyle ılgılı bır yazı yazmayı ve favorılerımı paylasmayı dusunurken okudum yazını. evet tom waits dınlenmelı. green grass bır de agathe&fine yorumuyla dinlenmeli.(fizy dandiği açsaydı link vericektim ama idare et artıkın)

Duysev dedi ki...

Green Grass'ın Tom Waits yorumuyla dün gece tanıştım. Bir sesin bütün çirkinlikleri nasıl egale edebildiğini ben Tom Waits'den öğrendim. Favorilerini paylaşmanı sabırsızlıkla bekliyorum beybi.

Profösör dedi ki...

Yağmur; Hüzün.. Hüzün.. Hüzün.. öyla bir şarkı olmalı ki tutamayalım gözyaşlarımızı hıçkıra hıçkıra ağlayalım.

Duysev dedi ki...

Bende o etkiyi uyandıran bir Anathema-One last goodbye var.

Adsız dedi ki...

İç titrer tabi…
İliklerine kadar hissettin mi aşkı…
hem de öyle bir titrer ki…
adını duyman yeter,
Unutturur herşeyi
Ne kadar güzel.

Bu “senin” bildiğin titreme değil arkadaş,
soğuktan değil bu titreme.
sende kandırıyorsun kendini, dinleme…
Aşktan bu aşktan…
Ne birası, ne sigarası…
Daha güzel yaşa ve yaşat bu aşkı.

Her yerde onu görmek, ne kadar güzel,
Her yerde onunla olmak…
Sen de tarif edememişsin yaşadığını.
Eğlence mi o yaptığın? Değil.
Bırak bu arabeski, bırak sonbaharı, neden sonbahar olsun, aşk en güzel ilkbahar da hissedilmez mi?
Dinle o şarkıyı, şarkı da sana ilkbaharı hatırlatsın.
Hisset!
İlk bahardasın işte… yalan mı

:)
yorum

Hayal dedi ki...

nasıl güzel yazıyorsun okuduğunda seni orda yazdığın anda yaşadığın anda görür gibi oluyor insan..

bu arada adını seviyordum ben niye değiştirdin kine?

Duysev dedi ki...

adsız: İlkbahar bana hep çok yavşak geliyor. Herkes soğuğu, soğukta neyle ısındığını hemen unutuyor. Kapılar açılıyor. Yeniler sorgusuz sualsiz içeri davet ediliyor. Sonbahar öyle mi?! Sonbaharda intihar var, yaprakların üstünde koşuşturmaca var. Üşümek var. İçini ısıtanlara bir dönüş var. Sonra en güzeli yağmur var. Sırılsıklam olmada bir romantizm hissetmiyor musun? Sonbahar iki kişiliktir. Bence hiçbir mevsimin sonbahar kadar, elele tutuşmaya ihtiyacı yok.
hayal: AmeliePoulain büyüdü. Teslim oldu.

Adsız dedi ki...

evet...

Sonbaharın bu özellikleri var.
Ama o ilkbaharın yavşaklığı değil ki, bizlerin yavşaklığı.

Bizim nankörlüğümüz, bizim bencilliğimiz, bizim egoistliğimiz...

Demem şudur ki, ilkbaharın güzelliğini biz sonbaharın güzellikleriyle beraber yaşayabiliriz. Burada ne hissettiğimiz önemli değil mi?

Aslında sen de yazarken eleştiriyorsun, farkındasın...

Diyorsun ki, "zaman artık kötü" derler ama zaman kötü değil "adsız"; zaman aynı zaman, insanlar kötü...

Ne kadar güzel demişsin, "içini ısıtanlara bir dönüş var"
Bunu hiç böyle düşünmemiştim. Onlara borcum var benim.
"Farkındayım artık" diye haykırıyorum.