28 Nisan 2010 Çarşamba

EliSigaraTutanKadınlar2


Mlk hayatıma gireli epey oluyor da, biz nasıl böyle bir anda siyam ikizi oluverdik hiç bilemedim. bence Dido'nun gidişi ve bir tek onda olduğuna inandığım sakinleştirici etkinin yerini Mlk'nin doldurabilmesi bunda oldukça etkili falan. neyse. aslında ben çok karizmatik bir yazı yazıcaktım, çünkü Mlk cidden acayip karizmatik bir hatun. Mesela hiç ağlamaması bana hep çok çekici gelmiştir. insan, içinden Mlk'yi ağlatmak istiyor, sanki ağlatabilirse çok önemli bir insan olduğunu kanıtlayabilirmiş gibi. salakça. tabiki bu işler böyle değil, tam tersinden oluyor. Mlk bizi güldürüyor. mantıklı. bir de Mlk'nin azıcık ucundan burjuva halleri var ki, hastasıyız. örneğin kuma basmaması, bulaşıkta çatal bıçak yıkamaması gibi. böcek görünce evimizin içini dolduran o güzel serenadları da eğlencemiz oluyor işte. ama Mlk bir sigara tutar, aman yareppi! ben el fetişiyim, bunu da söyleyeyim de aradan çıksın:) Mlk'nin elleri 1.keman tutarken, 2.sigara tutarken insanı kendinden geçiresi güzellikte oluyor. alıp öpesim, böyle yağ balla nemlendiresim, bakasım geliyor. öyle güzel el görmedim ben hayatımda. cidden! bak mesela şuan içerden keman sesi geliyor. gidip izlesem ne harika olur. böyle parmakları ince ince falan off:) yok be sapığa bağlamadım, el ama yani el!
ayrıca Mlk'nin enteresan erkeksi halleri de var, evet o mükemmel ellerle PSP oynadığını iddia ediyor. şaşırıyorum. neyse gülün dikeni deyip geçiyoruz da, ya o meyhane merakına ne demeli. geçen hasan basri'ye "hasan beni pavyona götür la, bıyık falan takarım. çok merak ediyorum nolur be!" derken yakaladım. ya buna ne demeli. bazen öyle espiriler yapıyor ki, geceleri gizlice kahvehaneye gittiğinden şüpheleniyorum. ama yine de Mlk öyle bir senkron yakalamış ki, ezber bozuyor resmen. nasıl yakışıyor, kızamıyorum. ama o bana çok kızıyor. "ya gitmiycem, hem hiç bişiy bilmiyorum yine 0 çekerim sınavda. moralim bozulur, gitmiycem sınava" dediğimde ses tonu ayarı ve cümlelerindeki tutarlılıkla kendimi kıyafet seçimine doğru seyirtirken buluyorum.
elinin sigara tutmasına diyecek bir şeyim yok, hatta kurban olurum ben ona. ama o duman sakın ses tellerine zarar vermesin. bunca kalabalıkta en güzel "akşam oldu hüzünlendim ben yine" diyen bir tek onu tanıyorum.
Mlk ile en sevdiğimiz_Morrisey/Let Me Kiss You

23 Nisan 2010 Cuma

Vancouver*


çünkü özneler, nesneleri sadece yaratmakla kalmıyor aynı zamanda tüketiyor da bebeğim. yaptığın çayı içerek bitirmen gibi. adam asmaca oynarken çizdiğin çöp adamın tıpkı bana benzemesi gibi. kozlar tükenince oyuncağı elinden alınmış bir çocuğun alt dudağının sarkması gibi.
hani Palahniuk bizi tembihlemişti: "Aman gençler, sahip olduklarınız size sahip olmasın!". nasıl olucak ki o? bunun dövüşmeden yapıldığı başka bir yöntem var mı? sevişerek olabilir diyerek denedik, iyice boka sardık. bazen insan hayvanlar kadar kaygısız olabilmeyi düşlüyor. düşleyen insanlar tanıdım, hepimizden daha insandılar. vallahi.
mesela ben yeni bir şarkı keşfettiğimde, onun öncesinde dinlemeden adım dahi atamadığım şarkıları düşünüp çok içleniyorum. o an cami avlusundaki kötü karakter oluyorum, adalete teslim olduğumu hayal ediyorum. ama cezayı o şarkıları öksüz ve yetim bıraktığım için değil, iğrenç sesimle biriciklerimin ırzına geçtim diye kesiyorlar.
işte böyle güzelim. bir de yağmur yağsaydı daha iyiydi. şemsiyelerimizi gezmeye çıkarır, sonra çarpışır, iki laflardık. çok olağanüstü gibi olurdu. ama sonra "Bir daha görüşelim." demezdik. işte o zaman cidden olağaüstü olurdu. mesela diyelim günlerden pazartesiydi, yağmur yağıyordu. her yağmurlu pazartesilerde birbirimizi hatırlardık, ta ki bundan daha olağanüstüsü anılarımızı sabote edene kadar. bu işler öyle ani oluyor ki, arada açık kalan bi kapı bile kalmıyor. inan ki, içimiz hiç cereyan yapmıyor.
öyle işte lanet olası. hadi kalk şimdi, annene bir bardak su ver. çünkü özneliğini kutsayan bir tek o var.
Dinle_Jeff Buckley-I Want Someone Badly

21 Nisan 2010 Çarşamba

NeverThoughtYouFuckWithMyBrain!


hani sen Almanya'ya giderken annen "ordan birini bul, tak koluna kızım. ne yapıcaksın dönüp de. burda sefalet var, çile var. hee insan da var ama değersizliğin anlamı olmak için var." derken, senle ben böyle şaşkın gözlerle annene bakmıştık, hatırlıyorsun. işte ben bugün o şaşkınlığımı yitirdim Dido. iyi ki burda değilsin, yoksa sabah kalktığında 7 genç kıza 100 herifin! tecavüz ettiğini ve bu haberi dışarıya sızdıranlara Siirt valisinin dava açacağını söylediğini öğrenirdin. akşam haberlerde bir öğretmenin sözünü kestiği için bir öğrencisini ayaklarının altında ezmekle cezalandırdığını izlerdin. moralin yerine gelsin diye süslenip içmeye gittiğinde mekanda poponu cimcikleyen adamı döverdin. iyi ki burda değilsin Dido. inancımız, metanetimiz böyle lime lime olurken, zaten beyninde filizlenen o isyan tomurcukları tamamen yeşerir ve seni toprağın altına doğru çekerdi. senin tepkilerin zaten "İnanamıyorum yaa!"'dan çok ötedeydi. artık eşitiz. ben de bugün atlattım o safhayı. ateşsiz, dumansız kıyametler yaşıyoruz her gün. bunu bir de bize Mahalle Baskısı diye yutturuyorlar. kaybolan ahlakın-etiğin ortasında biz özgürlükten bahsediyoruz. "Ar değiliz,Mal değiliz,Zar değiliz." dediğimizde "Hani bize yok mu?" karşılığı alıyoruz. bu eşit şartlar altında sürdürülen bir hayat değil. herkes beyniyle düşünseydi, belki bir nebze eşitliğe yaklaşabilirdik.
iyi ki burda değilsin Dido. çünkü burda eyvallah almak için hayvanlarla aynı muameleyi görmeye eyvallah çekmek gerekiyor. ben ne mi yapıyorum? canım çok sıkılıyor. sinirleniyorum. böyle bilimum sonuç doğurmayan faaliyetlerden bana arta kalansa bir demet küfür, bir miktar nefret, ve bolca öfkeli gözyaşı. boğazımda kalan öğünlerim de cabası. aklıma gelense şu: İnsanseverler derneği kuralım. en azından kimi hangi sıfatla sevdiğimizi biliriz. birbirimizi öyle kayıralım ki, o "pipisi elinde gezenler" bize özenip başkalarına kaymaktan vazgeçsinler.
iyi ki burda değilsin Dido. ben komple bozuldum. ve ne mutlu ki, sen bunu görmüyorsun.

20 Nisan 2010 Salı

EliSigaraTutanKadınlar1


bu sabah uyandım. kulaklarımda bir ses uğuldadı:
"Duuuu ölümün yavaş ve sancılı olacaaaakk!"
huuuww çok etkileyici. bir sigara daha yaktım.
Joe Nichols: She only smokes when she drinks and everybody knows she always drinks.

16 Nisan 2010 Cuma

ÇaylarınŞirkettenOlmadığıMaceralar*


"Öğrendik ki gidenin nerede olduğunu düşünmek saçmalıktır. Öğrendik ki hayallerin yıkılması, hayallarin kurulmasından daha ucuza maloluyor. Tapona hücum ettik ve henüz gençken, kurulmamış hayalleri yıktık. Yıkılan hayallerin altında kaldık. Kuramayacağımız hayallerin altına yattık. Dedim ya: Topluma yararlı yalnızlıklar yaşadık. Hepsi bu!"
küçükİskender-Underground Otopark

bugünlerde hep alıntılıyorum. Bugün yatağımın altına saklanmış bir cam kırığı buldum. Sonuncuydu. Ve bugün bir çiçek aldım, ne ilk ne de sondu. Elde kalan her zaman fazlası oluyor. İnanın!
Dinle_Demir Demirkan/Resim

13 Nisan 2010 Salı

MayDay


"bu dünyada insan dediğin ikiye ayrılır jospi, bir: ayrılıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi davranan medeniler, bir: atlarına davranan barbarlar..."
Birhan Keskin

medenilik zor çünkü, insan olmak kadar. içimdeki hayvanla, her gece rüyalarımda ne kafalar uçurduğumu neyseki kimseler bilmiyor.
Dinle_Mutsuz Punk/Yasemin Mori(bu kadın hakkında da yazı yazabilirim! o kadar yani.)