23 Haziran 2010 Çarşamba

Yoğun


"olanca kapısı açık olanların
dışına bile hırsız girmez."

bugün yolda ayaklarım birbirine dolandı, yanımda birisi olsaydı gülerdik ne güzel.
akşam olsun diye bekledim güne başlamak için, baktım dolapta ne Bailey's ne bira.
müziğin sesini açtım, sarıldık sonra. Sarıldıkça üşüyor insan. Gözü, duvardaki tek kişilik gölgeye takıldıkça.

üzülmez mi insan?! alıp karnımda taşısam dediğinin başkasına titreyen yüreğini görür de üzülmez mi?! kendini hep onu affederken yakalar da üzülmez mi?! her gece ölüme yatıp da, sabah ölmediğini görür de üzülmez mi?!

"Bunca yıl sırtımda bunca insan taşıdım.
Üstümü yaşamak bildiler, altımı ölüm.
Oysa ben, aldatan çizgimin kesinliğinde
Çoğunun üstümde öldüğünü gördüm."

19 Haziran 2010 Cumartesi

1+é=1


çok ağlayınca bulanan mide de ne böyle?
kusarken susmak zorunda kalmak da ne?
trajedimi iğrençleştirmesene pis.
oysaki ben çok romantik anlar yaşıyor oluyorum genelde.
tek başımayken asilim, öyle sanıyorum yani.
duvarlarıma rezil etmesene.
üstelik fonda Ane Brun, To Let Myself Go diye şakırken.
nasıl buncasını yarıda bırakıp çıkabilirim.
İçim, sana söylüyorum.
taşmak istiyorsun anlıyorum.
ama yanlış seçimlerde bulunuyorsun.
kriterin klozetlere kadar düşmemeli.

18 Haziran 2010 Cuma

Ben de mi Sezar?


neden yazamıyorum diye düşündüm uzunca. ve hatta yazamamamın sebeplerine binaen bişeyler karalayasım tuttu da olmadı. sonra cevabı bilgisayarımın ekranındaki yegane sayfada buldum. ben bu adamı okurken uçuşa geçiyorum. inancımı yeniliyorum. sanki an itibariyle kelimelerle oynaşmaya başlıyorum da gıdıklanmaktan öleyazıyorum.
kitabı çıksa da satırların altını çizerken sayfaları yırtsak, ve gidip yenisini alsak.
Mustafa Selçuk Dönmez/http://felluka.blogspot.com/

-Serdar ortaçgiller'i her gün küfürle besleyen yanım, bu adamın kafasını okşuyor bu gece- Soner Sarıkabadayı/Pas

6 Haziran 2010 Pazar


başka türlü olmalıydı. Bambaşka. Ben. Hak. Etme.
"Benim söylemek için çırpındığım gecelerde siz yoktunuz."

Neden onları en çok, yoklarken seviyorum?!
Korkuyorum. Kendimden çok korkuyorum. Kendimi sevmek için yok olmayı bekliyorum.

2 Haziran 2010 Çarşamba

Cobweb


40 yıl düşünmedim hayır. Ama düşünseydim yine de aklıma gelmezdi: bir gün, duvara fırlattığım cam kütlesinden kendimi nasıl koruyacağımı öğreneceğim, etrafı temizlerken o cam kırıntılarının nerelerde saklandığını bileceğim. Tecrübe dediğin, kabuk tutmuş bir yaradır arkadaş. O yarayı gördükçe neyi sakınacağını hatırlasın. Unutma lüksünü yırta yırta alır elinden. Bu sabah uyandığımda ayaklarım kesilmiş olmayacak. Bir daha bu hiç yaşanmayacak. Bu da bambaşka bir acı.
Dilimden düşmeyen: Fatih Erdemci-Ben ölmeden önce