28 Şubat 2013 Perşembe

Girls


Geçtiğimiz Cumartesi evimize internetin geri dönüş yapmasıyla birlikte sevdiğim blogger'ların iştahla bahsettiği Girls'ü indirdim. Başına bir oturdum bir daha kalkamadım. En son Cafe Prince (2007 Kore yapımı) beni bu kadar etkilemişti sanırım. Bildiğimiz şehir hayatını ve cinselliği anlatan diğer dizilerden çok farklıymış falan, ben orasını pek bilemiyorum çünkü daha önce bu klasmanda herhangi bir diziyi takip etmemiştim. Ama Girls kızlarının hayata karşı tatminsizlikleri beni ekran başında inanılmaz tatmin ediyor. Çok eğleniyorum. Hannah'ın takıntıları olsun, Marnie'nin arayışlarında kaybolması olsun (ne aradığını bildiğinden de pek emin değilim. Aslında en gıcık olduğum karakter bu olabilir. Hatta evet kesinlikle Marnie'den hiç hoşlanmıyorum), Jessa'nın kafasının güzelliği olsun, Shoshanna'nın adı ve über hızlı konuşması olsun bayılıyorum. Ama benim bu dizide çıktığı sahnelerde pür dikkat olduğum tek bir isim var. ADAM. ADAM SACKLER. Başlangıçta bildiğimiz oblomovla moron arasında bir tip gibi görünürken birden Hannah'la olan ilişkisine isim koyduktan sonra bütün karakterlerden daha samimi birine dönüşüvermesi beni çok etkiledi. 1. sezon (sanırım) 7. bölüm Adam yüzünden en sevdiğim bölüm oldu. Spoiler vermek istedim ama konuşmayı hatırlayamadığım için veremedim, ama 1. sezon 7. bölümün sonunu izlerken beni hatırlayın:p

İkinci sezonda Hannah'ın bir anda bambaşka bir insan olarak karşımıza çıkması (hayır zayıflamamış, davranış şekli değişmiş) beni biraz dumur etti. Sanki ağzımın tadı bozulmuş gibi hissettim ama her bölüme duyduğum merakta bir azalma yok. Ayrıca hala Adamcıyım. Hannah Adam'a acımasızca davrandıkça resmen benim kalbim kırılıyor. (Bu arada çok mu spoiler veriyorum?) Neyse işte, dizi beni kendine çok değişik bir duygusal bağ ile bağladı. Hiç bahsedilmeyen mesajlar farkediyorum mesela arada. Sanki o mesajı bir tek ben anlamışım gibi kendimi özel hissediyorum falan. Ne saçma ama çok eğlenceli.

İkinci sezonla birlikte Lena Dunham (dizinin baş karakteri, yönetmeni, senaristi vb.) bazı bölümlerin hikayesini başkalarına yazdırmaya başladı ki bu hemen farkediliyor. Yönetmenlik koltuğunu da bir başkasına devretti ama bu bence çok büyük bir fark göstermedi. Lena'dan ricam, her bölümün hikayesini kendisi yazmaya devam etsin. Öylesi çok daha güzel.

Burdan Lena Dunham'ı kendine güvenen yerlerinden öpüyorum.