28 Haziran 2009 Pazar

Neverland


uzaylı desinler.yabancı desinler.bizden değil desinler.deli desinler.bilinç üstü söylemleriyle dışlasınlar.biz bilinçaltı hallerimizle dolaşalım "kurtarılmış bölgeler"imizde.
Ayrılmayacağız.ayrılırsak bir daha tanışamayacağız çünkü asla.o ilk heyecanı başkalarına adayamayız.başkası yok ki!desinler.assınlar,kessinler,ne fark eder.gerekli olan herşeyi bulduk ve tanıdık biz.bütün fedalar birbirimizi ayrılıktan kurtarmak için yapılacak bundan sonra.ayrılık=yabancılaşmanın mat rengi.
sana şiirler okuyacağım daha niceleri.şuan bilmediğimi sana öğretmek için önce ben tanıyacağım.ve çoğalacağız.nasıl senden önce benken,şimdi biz olmuşken,olacak kendi kolonimizi yaratacağız bebeğim.bizi hiç tanımayan kimselerin cümlelerine girip akacağız.yaşayacağız.bir yatak altımızda,dilimizde şerbet tadı,burnumuzda kış çayı kokusu,ellerimiz-karışacak hangisi senin,hangisi benim bilemiycez,sormıycaz da.
ve işte! bizim kafamızda,kafkamızda,kavgamızda,çatlayan tek cam,karanlığa gömülen tek şehir,ağlarken susan tek çocuk,yarım kalan tek sözcük,mat edilebilecek tek satranç olmıycak!lafın gelişine değil,fiilin gidişine yaşıycaz.Biz.

23 Haziran 2009 Salı

ComeUndone!


pfff.o kadar uzun zamandır bu konser için bekliyodum, bu kasvetli şehrin yükünü omzuma almış gibi,işten evine ulaşmaya çalışan insanların ızdırabını düşündükçe "oturduğum" yerden gözlerimi sulandırarak.olmadı.konser yani.halbuki ben "onların" yeni albümünden hiçbir şarkı bilmeyerek de olsa kendimi bu şehrin en kalabalık otobüslerine atarak en kalabalık yollarında çilemi yeterince doldurmuştum."konser ertelendi efendim,yarın akşam aynı saatte olacak" cümlesinin ardından içimde kopup dizlerime doğru inen titremeyi şimdi burda anlatmak anlamsız=)son zamanlarda yeterli sayıda yaşadığım hayalkırıklığı bana antreman olmuş olacak ki çabuk toparladım "nasip kısmet" tadında adımlar attım gerisin geriye.ömrümden bir gün daha geçti.yürüyeceğim yollardan birkaç kilometre daha çaldım.okuyacağım sayfalardan dinleyeceğim melodilerden birkaç tane daha kaybettim.olmadı.konser yani.
yarın akşam aynı saatte.kuruçeşme arena.

18 Haziran 2009 Perşembe

PersianAnarchisim


irandaki seçim sonrası ayaklanmalar...ahmedinecad'ın hiçbir yabancı basın mensubunu sınırdan sokmadığı gibi yerli basına da haber yasağı getirmesi...kadınların coplanması...bu ayaklanmalarda örgütlenmeye yardımcı internet sitesi kurucuları hakkında hukuki işlem başlatılması...kamu düzenini bozanların idama çarptırılması...falan filan.
en kötüsü gerçekleşiyor yanıbaşımızda.diktatörlüğe hak-hukuk diyorlar.sandıkta hile yapıldığı söylentileri bir ülkeyi kırıp geçiriyor.reformcuların yarısından çoğu kadın.neden?cevabı ortada.kadınlar en çok haksızlığa uğrayan kesim.sevgili Homeros,sevgili ilk tarihçi ne demiş:Herkes yasayı çocuklara ve kadınlara söyler!
"Hukuki işlem" başlatılması kısmı cidden tüylerimi ürpertti.bunu da pisliklerine alet ettiklerini artık açık açık,hiç utanmaksızın,hakkın hukukun doğasına tamamen aykırı bir şekilde söyleyebildiler.insanların yerlerde sürüklenmesi,coplanması,göz yaşartıcı bombalarla püskürtülmesi,hatta idam edilmesi,haber alma olanaklarının tamamen yok edilmesi haktan hukuktan sayılıyor öyle mi? peki öyleyse bu kimin hakkı? mevzu bahis olan "kamu düzeni", laçkalığın dibine vurmuş bu söylem kimin huzurunu amaçlıyor? korkmuyorum! tiksiniyorum! RTE'nin SAY'a dediği gibi işte: beğenmeyen istediği yere gider,dimi? keşke biri çıkıp da diyeydi: Beğendiremeyen cehennemin dibine gider! ahh Chopin,ahh Lennon,ahh Süreya duysanız ağlardınız!

16 Haziran 2009 Salı

Bilge'ler*


bi ton Bilge biriktirdim.Bide üstüme vazifeymiş gibi onları cebimde taşımayı düşünmekteydim.Boyum yetmedi:( Bilge'lerim yola saçıldı...koştum ardından taa eminönlerine kadar...bulamadım.Geçende bebekde dolaşırken canım aşiyanda ağlamak istedi.Önce o öldürücü yokuşu nefes nefese çıktım.Sonra zırlayarak indim.Bilge dedim.Bilgee nerdesin!!! Ses etti, ne uzak ne yakındı sanki.Tanıdık bi koku geldi uzak-yakından.Koştum...hırlayarak.Ulustaymış eşşek.Tozlu rafların arasına saklanmış.Dedi ki:Gazel yazdım ben,al oku.Yoksa bana mı dedim.Elbette hayır dedi.Narla incire yazmış meğer.Bana da yazsın istedim.Dedim sen yine kaybol,ben beklerim.Dedi ki:Ama olmaz, sen benim geçmişim değilsin!Ama dün var,ondan önceki gün var,ondan da öncesi var..Olmaz,yazamam gazel adı üstünde,bi coşup bi durulmalı dedi.Sen bana durmuşsun,coşturmuyorsun dedi..canım aşiyanda ağlamak istedi.

8 Haziran 2009 Pazartesi

BişeylerYapmakLazım...

birden anladım.Ama sahiden çok birden oldu.Popülaritenin bokuna batmışız.Korkudan altımıza etmişiz.Yazık be!Bir Rimbaud olarak şunu söyleyebilirim ki:Bireysellikle sübjektifliğin arasındaki o kaypak zeminde kalmayacağım!Derhal idealler havuzundan çıkıp,saçımdaki damlaları toplayarak sürüden ayrı düşücem.Susucam.İnadımdan belki, belki umutsuzluğumdan, bıkkınlığımdan, belki adamsendeciliğimden, belki keyfimden, belki söyliicek hiçbişey bulamadığımdan, belki şaşkınlığımdan, belki üşengeçliğimden, belki de belki...ama Susucam! Kendime ait kelimelerim olacak, kendi dünyamı değiştiricem önce, sonra bakıcam etrafıma...bana Deli demeyen birileri var mı diye.Sonra miskin bir kedi kıvamında sokulucam yanlarına.Birlikte susucaz.Kelimeler intihar edicek.Belki'si yok bu kez.Kelimeler anlamlarını yitirecek!
Susmak Anlamdan Sayılacak.Kalabalık.

30 Mayıs 2009 Cumartesi

BüyümekZamanıŞimdi


küçük bi çocuk var şimdi ellerimde. isterdim ki mekanımız deniz kenarı olsun, daha turuncu seviyim onu. içimiz dingin olsun, bize denyoluk yapanları uzakta bırakalım. sonra saklanalım, ayrılık bizi bulmasın!!! bulamasın işte, hatta en garantisinden ayrılığın gözünü oyalım kimselere bulaşmasın=))

küçük bir çocuk var şimdi ellerimde. terkedilmeye sevmekten daha alışkın. ona bi demet "güven" aldım, verdim, bu ne diye sordu, açıkladım. ağladı. bir ekmeği böldüğünde diğer yarısını poşete geri koymaya alışkın bir tarihçe bendeki. ama dedim. bak dedim. oluyomuş demek ki dedim. dudağının kenarındaki küfürü yaladı.

küçük bir çocuk var şimdi ellerimde. bıçağı kendine tanrıça yapmış bir küçük adamdı. sapında geçmişi, ucunda geleceği yatıyordu. ucunu bana çevirdi şimdi. geleceğim canımı acıtıyor sevgili!

küçük bir çocuk var şimdi ellerimde. aldım okşadım, öptüm, sevdim alabildiğine, dişlerimi gıcırtarak, her yanını morartarak...isterdim ki şimdi onla anaokulunda olalım. benim çişim gelsin, utaniyim söyleyemeyim, o alsın beni wc'ye uçursun, kahramanım olsun! isterdim ki, karanlıktan korkan ben bütün ışıkların söndüğü bi yerde bile karanlık bulamayayım...isterdim ki onun korkularına veremediği anlam olayım!

Küçük bir çocuk vardı ellerimdeBiraz çocuk biraz adam biraz hiçtiEllerinde yasli zaman demetleriDaha önce denenmemis yeni bir yol seçti...

29 Mayıs 2009 Cuma

MonotonlukMaratonu


sınavlar bitti. bu maratondan kurtulmak var şimdi. sıyrılmak -meli -malı'lardan...sonra bi yanda bir kitap, diğer yanda yazılacak yeni hikayeler, öte yanda bi adet sevgili, beri yanda "gel" diyen arkadaşlar, uzak yanda bi anne "özledim" diyen, tam da bu yanda duvara dalıp saaatlerce bakma isteği...evet yapabiliyorum! rekorum 1 saat 12 dakika! bir duvara bakmanın rekoru! sigara bile içmiyorum bakarken. şarkı bile söylemiyorum. ama gözümü kırpmadan duramıyorum, kahretsin. onu yapıyorum işte=( gözümü kırpıyorum=( bazen görüntüdeki aşırı karıncalanmadan gözüm kaşınıo, bi damla düşüo, geçio...camın önünden o sırada Sorumluluk geçiyo. camı kırarcasına yumrukluyo. ama hayır bakmıyorum! asla! hücrelerimdeki sitoplazmayı emmesine izin vermiycem. kurumıycam lol! hep bööle vıcık vıcık olup,duvara bakcam. girmeyin aramıza. ah nasıl unuturum kapımın anahtarı yok! o yüzden dalmalarım hep 00.00'dan sonra.

el etek çekilince, duvara benden başka gölgeler inmeyince=)

aklıma karakum geceleri gelir...biz daha yeni serpilmişken. yaşıtımız karşı cinsler önlerindeki ağırlığa henüz alışamamış, kambur yürürken. kamburluktan mütevellit salyaları yer çekimine yenik düşerken. sahilde bi dalgakıran...insanı intihara teşvik etmemesi mümkün değil! sadece muhabbetlerdeki zeka seviyesi eksikliği ve hormon salgısının aşırılığı bile insanı intihara sürükleyebilir! lan oğlum, insan diyorum lan! takmışlar bir kız olmak erkek olmak...hay s...in cinsiyeti...bence herkes cinsiyetsiz olsun! öyle karar verdim 7 yıl önce. ama olamadım. dişi kaldım. öteki olmaktan iyidir. nispeten.

duvar dedim. dalgakıranla aynı renk. gri. sonbaharı da çok severim. o da gri. "Olmaya" çalışmak yok onlarda. eski-yeni karmaşası da yok. hep aynı. tekdüze. MonotonlukMaratonu'nun daimi galipleri...