15 Kasım 2015 Pazar

I could live in hope.

Sanki başka çaresi varmış gibi. 

Angus&Julia Stone- For You


9 Temmuz 2015 Perşembe

Sevgili Kendim.


 
 
"İçine atladığım-atıldığım hayatta, sabah uykusundan başka bir düzine yaşanmamışlık biriktireceğim. Mağaza vitrinlerinde camdan yansıyana değil, camın içindekine odaklanacağım bir hayatı ben tercih etmiyorum. Öyle bir hayatla tam olarak ne yapılır, bunu bile bilmiyorum. Şık restoranlarda nasılsın'dan ziyade, ne yersin'i ben tercih etmiyorum. Süslü yemek isimlerinin tam olarak neremi doyuracağını bile bilmiyorum. Yaşayacağım yeni tecrübelerin bedelleri kağıt paralarla sayıldıkça, biliyorum ki en fazla 5 yıl sonra sepya tonunda bir Duygu görecekler, kaç para ederliğimle ilgilenecekler. Masanın üzerindeki West önce Winston olacak, sonra Marlboro. Zehirlenmemin kalitesini temsil edecek. Ayakta alkışlanacağım. Hiç dokunmadığım eller tarafından alkışlanacağım."
 
4 yıl önce yazdığım bu paragrafı okudum az önce. 4 yıl sonrasından kendime cevap vermek istedim.
 
Sevgili Kendim,
 
En fazla 5 yıl sonra sepya tonunda bir Duygu görecekler demişsin. O zamanlar Instagram filtreleri yokmuş hayatında, ne güzel. Bugün o filtreler piksel piksel işledi tenimize, gülüşlerimize, yediğimiz lokmalara, attığımız her adıma. Ve çok öngörülü davranmış, az çok tahmin etmişsin geçireceğin değişimi. Mesela o zamanlar yazdığın yazıları döner tekrar tekrar okurdun. Şimdi çektiğin fotoğraflara dönüp tekrar tekrar bakıyorsun. Gerçekten de artık mağaza vitrinlerinin içine odaklanıyorsun. Yansıyana bakmak çoğu zaman aklına bile gelmiyor. Bu etrafındaki insanların çoğu için böyle ne yazık ki. Onlardan etkilenmemek için az buz çaba sarf etmedin. Mecburiyetten zamanının çoğunu birlikte geçirdiğin insanlardan kendini sakınamıyorsun. Yine de onlar gibi değilsin. Çünkü ne zaman çok yakın olmak istesen aksine birbirinizi şiddetle itiyorsunuz.
 
Yaşayacağın yeni tecrübelerin değeri diğerlerince para ile sayılsa da, aslında tam anlamıyla senin için öyle olmadı. Evet para harcamak ile para biriktirmek sorunu hayatında yer kaplıyor, canını sıkıyor. Ancak "keşke para ile satın alınsa ve benim bunu almaya param yetmese" diyeceğin tecrübeler de yaşadın. Burada insanlar birbirlerinin en çok ve belki de sadece nerede çalıştığıyla, kaç para kazandığıyla, ne giydiği ile, nerelerde takıldığıyla, eviyle, arabasıyla ilgileniyorlar. İnsanların büyük bir kısmının bu kadar boş olduğunu ve bazı insanlarla ne kadar uğraşırsan uğraş paylaşacak HİÇBİR ŞEY bulamadığını, bulamayacağını tecrübe ettin ne yazık ki.

Sevgili Kendim. Sigarayı hala bırakamadın. Ama Marlboro içmiyorsun. Kötü haber: Hala o kadar zengin değilsin.

Ve seni gerçekten çok özledim.

13 Nisan 2015 Pazartesi

Deli Teyze


 
 
Bir kelimeden ötesi boşluk zannederdim, yetişkin olma sancısına toslamadan önce. Yani demem o ki, yaş grafiğinin, kelimelerin aslından ziyade imasına, ironisine, kinayesine daha çok biad edildiği kısmında ikamet ediyorum vücuden. Aklen ve ruhen o taraklarda hiç bezim yok. Herkesle ayrı düşmenin dayanılmaz kafa karışıklığında yalpalıyorum. Bir çoğu vardır böyle, neyse ki bir ikisiyle yollarımız bir yerlerde kesişti. Yoksa insanın saçını başını yolup, dağa yerleşmemesi işten değil.
 
Toplum diyorum, toplum çok mekanik, çok aynı ve çok acımasız. Topluma kayıtsız kalmak içinde bulunduğum yaş skalasında daha da imkansız. Eskiden teyzelerin "amaan yaa deli o" deyip arkasından atıp tuttuğu "deli teyzelerden" biri oldum zannımca. Kalabalıklarda sımsıkı suskun kalışım da bundandır herhalde. Dönüşüyorum da, neye dönüştüğümü hiç bilmiyorum. Umarım geriye tanıyıp bildiğim, severek üzerimde taşıdığım kısımlarımdan bir miktar kalır. Yoksa bu ömür nasıl geçer. İnsan kendini sevmeye sevmeye nereye kadar gider?
 
Sanırım, yaşıtlarımın çocukları büyüdüğünde ebeveynleri benimle görüştürmeyecek. "Deli Teyze" çocuklarının aklına deli fikirler sokmasın diye. Böyle böyle soyumuz kurur belki. Kimbilir.
 

20 Ocak 2015 Salı

Gamlı Guş.

Guş olsam. Guş. Kuş olmama bile gerek yok. Çünkü uçmasam da olur. Kuşların birbirine soru soramayan ve cevap vermek zorunda olmayan özelliklerinden faydalanayım yeter. Yani gaga'm olsun ama kimseyi gagalamayayım. Guş olayım yani gaga'mla övünmek yerine kanatlarımla övüneyim. Anlıyor musun? Mesela kimse gelip de "aaa karşı ağacın kuşu geçen 4'lü yumurtladı senin aklın hala havalarda" demesin. Aklın havalarda olmasının normal olduğu bir guş olmak istiyorum. Çok mu?