7 Mart 2011 Pazartesi

Şair burada benden bahsediyor.


Ben size bunu okkadar açık söylemişken,

sonsuzluk, bilmiyoruz ki belki de

şefkatli bir şeydir, ne bileceksiniz.

taş karışmıştır dilime de çoktan bağışlayın.


Ağrım geçer, nehirler üstüme akar üstüme

umdumdu. bu dünyada,

bazen benim sanırım

bazen hiçkimsem yok.


uzun uzun, karıştırarak, onu bunu, bilirsiniz

zaman sıkıntılılar için hiç geçmeyen şeydir.


Bana uzak diyarların taşlarını topladığınızda

teşekkür edemedim size bir ara, bağışlayın.

ben o topladığınız tüm taşların baş ağrısıyım.


çok eskimiş bendeki ve bi okkadar katı

uzun uzun oturdum bugün dediğime bakmayın

siz bana yine de güzel bir şey anlatın.


Benim bir kalmışlığım durmuşluğum vardır zaten

bir taş nasıl ağrır bir katılıkta,

bu dünyada isteyip de verememek nedir, benden anlayın.



Birhan Keskin



Sarı saman kağıdına bu şiiri yazdığım akşamı hatırlıyorum. Boğazımdaki düğümü söküp atabilsem karşımdaki duvarda bir delik açabilirdim, ciddiyim. Çok kötü zamanlardı. Paranın daha fazla para olamadığı zamanlar. Ampulün en sarı olduğu zamanlar. Oksijenin tadsız tuzsuz olduğu zamanlar. Şimdi geçti. Ama yine de... Fonda Devics City Lights'ı söylerken bu şiiri okumasaydım, yani hatırlamasaydım.

Hiç yorum yok: