4 Ekim 2013 Cuma

Bunun da hesabı sorulacak biliyorum.

Adam kalkmış bana bir de akıl veriyor, ne biçim iş bu herkes yapmadığını bir başkasından istiyor. Kimse kimsenin hayrına değil, çünkü artık çocuk değiliz ve küçük hesapların peşine düştük. Büyümek lanetlenmek gibi bişey. Çocuk kalanlara iki çift lafım var. Pardon bir tek lafım var. "Üzülürsün." Benimki de laf işte. Öyle de üzülecek böyle de. Bu dünyanın kırmadığı kalp mi kalmış allah aşkına. Bir baksana etrafına. Dünyalar dünyalar üzerine yığılı. Hassas dengeler çok hassas. Ve kaçınılmaz son: Dünya başına yıkılacak. Tabii ki yıkılacak çünkü dünya yuvarlak. Bir başkasının dünyasının üstüne koyarsan yuvarlak dünyanı, o da gelir senin başına yıkılır. Bunu nasıl düşünemezsin. Aslında her şey bu kadar basit. Her şey geometri ve matematikle hesaplanabilir aslında. Ama ben böyle olmasını hiç istemezdim. İnsan ne hata yaparsa yapsın onu tölere edecek bir şeyler olsun istiyor. Çocukken oluyor onlar. Hem de çok oluyor. Ama büyüyünce bir anda kayboluyor hepsi. Elinden alınıyor anladın mı? Çırılçıplak ve hatalı kalıyorsun. Gözler önünde kalıyorsun. Nereni kapatacağını şaşırıyorsun. Bir yerini kapatmaya çalışırken başka bir yerin açıkta kalıyor. Gözlerse bunu hiç kaçırmıyor. Gözler insanın nifak tohumu.
İşte ben, biz böyle böyle... bilmiyorum.

Hiç yorum yok: