8 Nisan 2014 Salı

Okusun da Büyüsün Niiinnni.

2014 yılı için 60 kitap hedefi koydum kendime ancak daha ilk aylardan, özellikle Mart ayında, aylık 5 kitap olan hedefimin çok çok gerisine düştüm. Şimdi her ne kadar hızımı arttırmaya çalışsam da bahar aylarının gelişi ve gönül yaylarının gevşemesi ile ters orantılı olarak kitap okumak cazip bir aktivite olmaktan çıkıyor. Mart ayında 1 haftalık yurtdışı tatiline gidip geldik, ardından hemen bir seçim maratonuna girdik, bahar temizliğiydi derken önümüzdeki hafta da İstanbuldan gelen canımları ağırlayacağım. Bu düzensiz okuma halleri bir süre daha böyle gidecek gibi görünüyor. Olsun ben bunu kış aylarında fazlasıyla telafi ederim.

Sahilde Kafka

Haruki Murakami'nin okuduğum ikinci kitabıdır. Mekan dünya ancak konu oldukça spiritüel. Keyif alarak okudum ama okudum bitti işte diyorum ardından. Geçtiğimiz günlerde edebi külliyatına ve zevkine çok özendiğim bir arkadaşım "Duygucum acaba sen okuduğun kitaplarda hep bir alt metin mi arıyorsun?" diyerek beni farkında olmadığım bir arayışımla yüzleştirdi. Oysaki ona göre sanat kişiye verdiği hismiş. Yine ondan çaldığım bir alıntı yapacağım: "Bir gün bir Orhan Pamuk hayranı, Orhan Pamuk'la tanışma fırsatı bulur ve ona "Ben sizi çok seviyorum. Kitaplarınızı kana kana okuyorum" der. Orhan Pamuk da kitaplarının nesini sevdiğini sorar ve okuru "Bilmiyorum" der. Orhan Pamuk'un kitapları okunduğunda vermek istediği his de böyle bir şeydir işte. O an o kitabı okurken kendini çok iyi hissettirmek ama nesini beğendiği sorulduğunda verecek cevap bulamamak." Çok iyi değil mi? Ben bunu dinlediğimde etrafımdaki ampuller fazla voltajdan patlamış gibi hissetmiştim. Dolayısıyle okur hayatımda önemli bir döneme geçiş yapmış olabilirim. Görücez.

Canım Aliye, Ruhum Filiz



Sabahattin Ali'nin aşık haline aşık oldum bu kitap sayesinde. Buradan bana bu kitabı okuma fırsatı sağlayan Kitap ağacı arkadaşlarıma selam ediyorum. Gelmiş geçmiş en kapsamlı Kitap Fidanı etkinliğini bu kitapla gerçekleştirdik. Okudukça eridik, ağzımızın suları aktı, kalbimiz kanatlandı, canımız yandı, küfrettik, lanet ettik... Ali'nin eşi Aliye hanıma yazdığı mektuğlardan oluşan bu kitabı okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Kalemini gül ve hasretle donatmış üstad.


Oğullar ve Rencide Ruhlar


Kitapta 5 yaşındaki baş karakterimizin adını hiç görmüyoruz. İkinci kitapta göreceğiz sanırım. Oldukça zeki ve bıçkın bir velet var karşımızda. Aksiyon gırla gidiyor. Eğlenceli bir okuma serüveni sunuyor ancak fazla beylik laflarla bezeli iç diyolaglar bazen iç geçirtebiliyor. Son zamanlarda her şeyin şaşalısı, abartılısı, "ben, ben hep beeen, en doğruyum, en iyiyim, en süperim" egolarından gerçek hayatta da bana gına geldiğinden mütevellit herhalde bitsin diye dua ederek okudum. Çok şükür ki bitti. Macera seviyorsanız alın sizin olsun.


Hayvan Çiftliği


 Zaten her daim okunacaklar listemde olan bir kitaptı. Bir gün ellerim cebimde avare avare dolaşırken küçük tiyatronun bilet gişesinde buldum kendimi. "Bana ordan bir oyuna iki bilet" dedim, şapkadan bu efsane oyun çıktı! Bir çok kişiye göre sezonun en iyisiymiş ki sahiden muhteşemdi! Kitap çok başarılı bir şekilde oyunlaştırılmış karakterler cuk oturmuş, kitabı okuyup gidenlere görsel bir tatmin yaşatıyorlar adeta. Kitap için yapacağım en ufak bir eleştiri yok. George Orwell'ın okuduğum ilk kitabı. Devamı muhakkak ki gelecek. Çünkü George Orwell herhangi bir okurun, kitaplarının hiçbirini okumamış olsa bile hakkında bir kaç cümle kurabileceği biri. Adam Aldous Huxley'in öğrencisi, daha ne olsun.


Anne, Baba ve Diğer Ölümcül Şeyler


 Kitabın adı beni beynimden vurdu diyebilirim. Öyle güzel ki insan okuduktan sonra hayatının bir daha asla eskisi gibi olmayacağını falan hissediyor. Öyle olmadı tabi ama içindeki öykülerin her biri bir romana ana konu olmaya aday. Aslında çok sıradan hayat ve hayalkırıklıklarının hikayelerini anlatmış Tosun. Bu benim için Yalçın Tosun külliyatına güzel bir başlangıç oldu. Diğer öykü kitaplarını ve senaryosunu yazdığını filmleri izlemek için sabırsızlanıyorum. Tek eksik yönü, kitabın hemen bitmesi oldu. Türk kahvesi gibi. Tadımlık.


Bülbülü Öldürmek


Yine ne söylesem eksik kalacak bir kitap daha. Kitabın baş karakterlerinden en çok Atticus'un babalığına hayran kaldım ve Harper Lee'nin bu kitabı 7 yaşındaki (9 muydu acaba?) Scout'un ağzından anlatması çok daha etkileyici olmuş. Çok severek ve kahrolarak okudum. Kahrolsun çocukların acı çektiği dünya, yaşasın çocukların merakına yenik düşen önyargı. Okuyun ve bilhassa çocuklara okutun.

Divan


Irvın Yalom okumaktan aşırı haz aldığım bir yazar. Psikoloji ile romanı içiçe geçirmesi, yaptığı tahliller, psikolojik çıkarımlar, roman akışı içinde verdiği psikoloji bilgileri beni aşırı tatmin ediyor.Kendisi benim idolüm bile olabilir. Divan okuduğum diğer kitaplarından (Bugünü Yaşama Arzusu ve Nietzche Ağladığında) bir tık geride kaldı, ama burada sorun Yalom'da değil bende. Önceki iki kitapta çok sevdiğim iki filozofu baş karakter olarak işlemesi ve hayatlarına yer vermesi onlara torpilli yaklaşmama neden oluyor. Divan'da ise böyle ünlü karakterler yer almıyor. Tamamen kurgu karakterler üzerinden evlilik ve bağımlılık, yüksek ego konuları işlenmiş ve mesaj gayet net verilmiş. Alt metin arayan bilinçaltımı fazlasıyla besledi. Çok sevdim. Çok.

Devamı elbette ki gelecek. Okumaya devam.

Hiç yorum yok: