17 Mayıs 2009 Pazar

DiscoDiscoKillMe!


bir yerden, yüzeye yakın olduğu garanti olan bi yerden nasıl oluyorsa derin sesler geliyor...kendimi bir korku tünelinde gibi hissediyorum, ama nasıl oluyorsa heyecanım ağır basıyor...bir ses! cinsiyeti belirsiz! yumuşak ama keskin! anlamdan alabildiğine arınmış, bir şeyler ifade etmemenin zevkini damarlarına enjekte edip gelmiş, belli. bazen ağlıyor bazen kahkahalar atıyor sesiyle_sesler ki oluk oluk kara kandırlar! requiem for a dream'i bir rüya için ağıt diye çevirmişler belki ona ağlıyordur, yanlızlık kelimesini hala terminolojiden çıkarmamışlar belki ona gülüyordur! görüntüsü bulanık, dişinin ortasında bir maydanoz parçası ışıldıyor...karnı tok belli! ama salyalarından açlık akıyor! damağımda süt tadı...annemden emdiğim süt, gözümden akmak üzere, hissediyorum. melodisine iniltimi ekliyorum! cinsiyeti kendini ele veriyor...kaçıyorum! heyecanım kabusa dönüştü, muhafazakarlığıma takılıp düşüyorum. kapıda babam "daha saat 12 olmadı, gir içeri!" diyor. "zamanlarımız eş değil baba, anlatsam da anlamazsın!" diyorum. babamın gündüzünden kendi geceme kaçıyorum. iyi mi ben şimdi, çıkmaz bir sokakta kendimle benliğimi sokak dövüşüne davet ediyorum. öğrendiklerim düşlerimi ezip geçiyor. "Olan"ı "Olmayan"a emanet edip Nietzche'yle kanka oluyorum...Nietzche peşimdeki salyaları akan şarkıcıyı öldürüyor! kanıyla duvara "Her ölümle bir başkası yeniden doğar." yazıyor. ben o gece orda yeniden doğuyorum.

Hiç yorum yok: