7 Eylül 2009 Pazartesi

Siyasetin Meydanı


geçtiğimiz perşembe siyaset meydanında çocuklar(!) Kürt Açılımını tartışmak üzere hazır ve nazırdılar. aklıma takılan ilk soru bu çocukların nasıl seçildiğiydi. büyük ihtimal bölgelerin başarılı okullarına talimat gönderilmiş ve okullar öğrencilerinden en başarılı olanları buraya göndermek için seçmişti, ve her birinin ellerinde konuşurken sık sık baktıkları birer kağıt vardı. orada okudukları cümleler acaba tamamen kendilerine mi aitti? kendilerine ait olsa bile bu çocukların acaba kaç tanesi o programa çıkmadan önce bu konuyla içli dışlı olmuştu? her neyse bunlar, bu programın içeriğine ve gidişatına bakılınca gayet "zerzevat" konumunda kalıyorlar zaten.
siyasetin çocuk için olanı, yada çocukla birlikte yapılanı olmaz bence. çünkü siyaset zaten başlı başına "çocukları ve kadınları" sindirmek için, onları 2.,3.,4.,... pozisyonlara atmak için üretilmiş bir ataerkil uydurması. "Bütün toplumlar bireyi yok etmek için inşaa edilmiştir." bu her daim severek kullandığım bir cümle. çocukluk, her insanın birey olabilmeyi başarabildiği yegane zamanı. ne öncesi var bu sürecin ne de sonrası...bir çocuk siyaset yapmaya itilirse, işte geçen perşembe tv'de gördüğümüz bu durum çıkar ortaya. hepsi birden öğrendiklerinin(!) "Aşırı"sı oluverirler. ki öğrenmek koca bir ömrü kapsarken, bu çocuklar bu meydanda "anne-baba-abi-akraba-komşu vs."lerinin birer kopyası haline gelirler, çünkü öğrenme süreçlerinin daha en başındalar ve henüz ulaşabildikleri sadece "kulaktan dolma bilgiler". eğer bu konu Tv'de değilde sınıflarda, evlerde, dersanelerde yani kameranın olmadığı herhangi bir yerde çocuklarla tartışılmış olsaydı, konu bir nebze olsun içten bulunabilirdi. aslında Ali Kırca'nın sadece çocukların da fikrini almak için böyle bir iş yapmak istediğinden eminim ama sonuç ne yazık ki ortada. bu memlekette "mahalle baskısı" diye bir şey var, çocuklar bu mahalle baskısının uygun gördüğü biçimde şekilleniyorlar, sonrasındaki seçimleri elbette onların "dışarıdan" öğrendikleriyle de şekilleniyor. fakat çocuk olmak aynı zamanda kahraman olmaktır. çocuk olmak aklına gelen ilk cümleyi söyleyebilmektir. çocuk olmak yanlış yapma kaygısı gütmemektir. çocuk olmak tanımlara ihtiyaç duymamaktır. çocuk olmak sadece çocuk olmaktır. bu programın fiyaskosu, tıpkı 23 Nisan'larda oraya buraya çocukları oturtup gövde gösterisi yapmanın bir tekrarı olmasından kaynaklanıyor. çocuklara fikir ve ifade özgürlüğünü onlar daha "çocukken" vermek büyüklük değildir efendiler! çünkü bilirsiniz ki bir çocuk, sadece "fikirsiz ifadeler"le ilgilenir. fikri var-mış gibi yapanlar da anne-baba-öğretmen vs.lerini taklit etmektedir.
İyi Seyirler...

Hiç yorum yok: