5 Ekim 2009 Pazartesi


çok sevgili Mehmet Ali Alabora!
size burdan seslenmeyi uygun gördüm, nedenini bilmiyorum canım öyle istedi diye heralde. yaklaşık 3 yıldır size karşı özel bir ilgi besliyorum. 3 yıl önce bir sonbahar günü sizinle Cihangiir'de bir sokak arasında karşılaşmıştık. çok düşünceliydiniz, bu kadar düşünmenize binaen sanırım unuttuğunuz şeyi sonunda hatırlamış olucaksınız ki, birden geri döndünüz ve benim gittiğim yöne doğru ilerlemeye başladınız. çok hızlıydınız. ben de arkanızdan gidiyordum, niyetim takip etmek falan değildi elbet, ama yönlerimiz aynıydı. sonra Garaj İstanbul'a girdiniz. orasını da çok severim, zira 2 yıl önceki Devotchka konseri unutulmazımdır. birgün nasıl olduysa birinden Garaj İstanbul'un sizin ve babanızın katkılarınızla kurulduğunu öğrendim ve size olan ilgim işte o gün depreşti! ve geçen yıl Garaj İstanbul'da izlediğim "Bir İstanbul Portresi" adlı oyunun damağımda kalan tadını hiç unutmadım. alabildiğine eleştirel, alabildiğine aktivist, alabildiğine fırsatlar yaratan, alabildiğine alternatifler yaratan ve alabildiğine düşünmeye sevkeden işlerinizi zevkle, imrenerek, hayran kalarak takip ettim-ediyorum.
bugün bir anahaber spikeri kılığında İstanbul Bienali'nin reklamını sunuşunuzu izledim. bu yazıyı yazmak geldi içimden. size dair olan "sanat adamı" tanımlamam bu deneyimimle tamamlanmış oldu. hani bazı insanlar vardır, saçını tarasa yarının kültürüne katkıdır, siz de artık benim için öylesiniz.
bu hissin Dejavu'suna her daim maruz kalmak dileğiyle...

Hiç yorum yok: