20 Ocak 2010 Çarşamba

EkmekİçinAçlığaOturmak


karnı tokluğun verdiği uyuşukluğu yavaştan atlatıyoruz sanırım. demek ki aç kalmak gerekiyormuş. bugün tekel işçileriyle birlikteydik. her akşam saat 18.00de onlara uğramadan evime dönmemeye karar verdim.çünkü:
*şiddetin sadece fiziki olmadığını öğrendim: bknz Barış Çalışmaları-Structural Violence
*barışın sadece savaş olmaması durumu olmadığını öğrendim. bknz Barış Çalışmaları-Positive Peace
*insanın karnı aç da olsa, suya hasret de olsa etrafında ona inananlar oldukça yüzünün gülebildiğini öğrendim: bknz tekel işçilerinin açlık grevi bugün başladı. ve bir amca dedi ki: çek kızım bizi ikili üçlü çek, bugün varız ama bakarsın yarın yokuz.
*kollektivitenin dibine vurdum, dedim haydi ne duruyorsun, bu belki de senin geleceğin. kendi kaderini herkesten beter sayanlara inat, seslerine sesimi eklemeye gittim.
*Genç Sen de ordaydı. hepsinin final haftasıydı, ve uykusuzlardı. ama çığlıklarını esirgemediler. hep aynı şeyi söylediler: yalnız değilsiniz!
*"Kardeşim" kelimesi yine ve yine ürpertti beni. herkes birbirine kardeşim diyordu. her köşede siyaset konuşuluyordu. her cümle de şu geçiyordu: Vermeyecekler! Alacağız!
*yerde soğuk betonda yatmak, çocuklarının aç kalacağını düşünmek kadar koymuyormuş, öğrendim.

ve bazıları derler ki:"Düzen böyle, yapacak bişey yok." o zaman Nazım okumasınlar, o zaman CanBaba'yı okumasınlar. o zaman saksılarında kalsınlar, dışarda direnen bir hayat var.

Hiç yorum yok: